8 Mart 2013 Cuma

Neden Ahretliğim

Sene 2003...Gece düşünmekten iyi uyuyamamışım..Odama doğru yürüyorum...Haksızlığa uğradığımı düşündüğüm için mutsuzum..Sabah sabah ağlamamak için kendimi zor tutuyorum hatta zorluyorum.. İçimde fırtalar koparken yüzüme 'umrunda mısınız sanki' ifadesini oturtmuşum..

Yaklaştım işte penceresiz ofisime...Güneşe,buluta,cama vuran yağmur sesine öyle hasretim..Dışarıda dünya dönüyor, mevsimler değişiyor,hayat devam ediyor lakin o ofiste sanki zaman duruyor...O çatı altında çok yalnızım...

Giriyorum odaya biri oturuyor sandalyede günaydın diyoruz birbirimize 'ben Fulya diyor o ses.. 'Ben Fulya' bak hala kulağımda çınlamakta...Sebebini bilmiyorum hemen ısınıyorum...

Zamanla arkadaş,dost ve en sonunda birbirimizin ahretliği oluyoruz.Artık sebebini biliyorum onunla sohbet ederken güneşe,buluta,cama vuran yağmur sesine hasretliğim diniyor. Zaman rutininde akmaya başlıyor.Yüzüme hangi ifayedeyi oturtsamda içimdeki fırtınayı anlayacak kadar beni tanıyor.

Düşünüyorum da aramızdaki okyanusa rağmen bizi bunca sene birbirimize bağlayan ortak dilimiz.
Cümle bile kurmadan tek kelime ile ruh halimi çözümleyebilmesi.İçimdeki fırtınaları, barışları, savaşları,umutları,hayalleri yargılamadan, sorgulamadan anlatabildiğim yegane insan olması. Zamanla acıları kahkaha çevirmeyi öğrenebilmemiz..Depo,selin kolanyası ve gözyaşı dersem anlarsın di mi beni ahretliğim?

Neden ahretliğim sorusunun cevabı galiba onca zamana,mesafeye rağmen birbirimize verdiğimiz emeğimiz...

Allah varlığını üzerimden hiç eksik etmesin ahretliğim,seni seviyorum biliyorsun değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder